www.gogebakan.de

Our newest and best free joomla template

READ MORE

All images are for demonstration purpose only. You will get the demo images with the QuickStart pack.

Also, all the demo images are collected from Unsplash. If you want to use those, you may need to provide necessary credits. Please visit Unsplash for details.

http://www.gogebakan.de/images/spsimpleportfolio/visualize-impactful-mindshare/Moll%20Hasan%20Oglu%20Mehmet%20Gogebakan.pngBen Göğebakanlı yörüklerinden Hasan Çavuşun oğlu Hayta mehmet lakabıyla bilinen, Hayta Mehmetin ilk eşinden Ayşe,Hasan,Hacı Veli,Meryem,Menekşe ve Fadime kardeşlerden Hacı Veli'nin Büyük oğlu Mehmet'im. Adım Dedemin adından gelir.

1940 Gaziantep İslahiye doğumluyum Güneş değirmeninde dünyaya gelmişim. Aslımızın göğebakanlı yörüklerinden olmasına rağmen bizim soyadımız Güneş'tir. Nüfüs dairesinde isimlerimiz yazılırken Nüfus memuru Göğebakan soyadını çok yazdık, be amcayıda güneş diye kaydedelim demiş ve soyadımız Güneş olarak kayıtlara geçmiştir.Ana tarafımız Kalayçılardan olup Tekeli yörüğüdür.Kısaca kimliğimiz böyledir.

Ben birazda benden istenilen konuları arz etmek istiyorum. Merhum Hasan Hoca Ali'nin büyük oğlu Hasan benden bildiklerimi ve hatırladıklarımı istedi bende hafızamın yettiğince anlatacağım.

Hasan Hoca'nın Konyaya gelişini 1949 olarak duydum. Biz o zamanlar Konya'nın Ilgın Kaza'sı Deli Hasantolu köyünde yaşıyorduk.Babam da buraya 1944'te İslahiyeden Gelmiş.Babam bizi o yıl at arabasıyla Hasan Hoca'nın gelip Ilgın Sivri köyüne,köyün batı tarafına çadır kurduğu yere götürdü Amcaçocuklarını ilkkez orda tanıdım. Ben o zamanlar 9 yaşındaymışım. 1949 yılı kışını geçirmek üzere Konya-Kadınhanı Atlantı köyüne,Kenan isimli bir hayırseverin meskanına geldik. Orada o zamanlar akraba ve tanıdıklardan Hasan Hoca, Kepirt'in Kolordu, Boz Ahmet, Kumpucu Ali ve Babam Hacı Veli o sene o köyde kışı geçirdik.

1950 Nisan ayı Hasan Hoca, Sakallı Mustafa, Tülekçe, Çakır Ayşe oğulları Ahmet ve Bayram 1949 yılında iskan edilen  Yörük Köyü Saçıkara köyüne göç ettik.Orada yaşayan köylüler bizlere bizim köyümüzün ahalisi bize yeterli yeni aile istemeyiz diyerekten bizi köye sokmadılar.Bizlerde eşyalarımızı At,Eşek, At arabasına yükleyerek Saçıkara köyüne yakın Atlantıya vardık ve çadırlarımızı oraya kurduk.Yörük tabiriyle orada yayladık. 11. ay 1950'de aynı komşularımızla Çerkez-Mahmudiye köyüne geldik. Bir yarımız firdevs teyzenin evini kiraladılar diğer yarımız ise Yörük Velinin Ahırlarına ve Samanlığına yerleştiler ve orada kışladık.

1951 Yazında biz Mehmet Dayım,Ahmet Dayım,Gök Veli Hariç diğer akrabalarımızı Devlet Mahmudiye(Çerkez)'ye İskan etti, 1952'de de bizi ve Halamın Mahmut'u( Rahmetle Anıyorum) iskan ettiler.İskanların farklı farklı yerde olmasıyla akrabalarla parçalanmalar yaşandı.Malum iskan olduktan sonra ev yapma telaşları başladı yokluk hat safhada derken yıl 1965 oldu.

Mevzumuz Hasan Hoca'lardan Açılınca yine konumuz onlardan dünyaya gelenlerle devam edecek.Evet Hasan Hoca'nın ikinci eşinden iki oğlu vardı ve tabi kızlarıda,biz 1965 14 Eylül tarihinde trafik kazasında yaşamını yitiren oglu Mehmet'ten bahsedeceğiz. Mehmet vefaatından iki buçuk sene önce Yunak'ın Özyayla köyünden Medine isimli bir kızla evlenmişti ve kız çocukları dünyaya gelmişti  Mehmet'in ölümünden sonra dünayaya gelen birde oğlu Veli vardır.Kız çocuğu daha sonra yaşamını yitirmiştir.

1965 yılının Eylül ayında Aydın-Söke'ye  çalışmaya gitmek için  Çerkez-Atlantı'daki akrabalarla konuştuk.Ben işçi Çavuşu oldum toplam olarak 30 kişiydik ve o günün parasıyla her kişiye 5500 lira avans dağıttım ve 14 Eylül 1965 günü Konyadan bir açık kasa kamyon tuttuk.Sabah erkenden eşyalarımızı yükledik saat 11'de kamyon hareket etmeden vedalaşmalar başladı Ben ve Rahmetli Mehmet Hasan Hoca'nın elini öpmek için yanına gittik. Hasan Hoca amcam mehmet'e elini öptürmedi ve haydi yolunuza dedi. Mehmet ağlayarak geri döndü ve kamyonun yanına geldik.Ben söför mahaline mehmet'te sol ön kasasına bindi ve Çerkez-Atlantıdan hareket ettik.Mehmetin eşi çocuğuyla köyde kaldı. Köyden harekatımızın ikinci saatinde kamyonumuz Bolhasan köyünün batı yakasında yolun çamur olması nedeniyle demir yolunun üzerine devrildi.Mehmet orada kamyonun altında kalarak can verdi. Hasan Hoca amcam iki saat önce elini öptürmedi oğlu şimdi yanına tabutla dönecekti.

Gördüğüm kadarıyla Hasan Hoca amcam ciddi bir üzüntü içerisinde değildi. Evet üzüntü büyüktü Anası fadımaca kardeşlerinde de, hani ateş düştüğü yeri yakar ya asıl ateş bir çocuğu kucağında diğeri karnında olan medine gelini yakmıştı.Bu ateşi yüm dünya'nın itfaiyeleri gelse söndüremezdi.Kaza olmuştu birkere kimsenin yapabileceği birşey yoktu.Acıları bir kenara bırakıp tekrar bir kamyon tutarak gideceğimiz yere gitmiş sökenin kavurucu sıcağında  pamuk toplamaya başladık Mevsimlik işimizde çalışmış işlerimiz bitince tekara köyümüze dönmüşdük. Köye döndüğümüzde merhumun Oğlu Veli dünyaya gelmişti. İki yetim çocuk ve genç bir Ana yaşama devam etmekteydiler tüm acılara inat. Onlara birinci dereceden kanat gerebilecek bir Hasan Hoca vardı. Hasan Hoca o zamanlar 70 yaşlarında yoksul bir ihtiyardı. Mehmet'in Ölümünden bir yıl kadar bir zaman geçmeden bazı dedikodular duyulmaya başlanmış daha bir yaşını bile doldurmamış çocuğun geleceği nifakcılara göre bu çocuğun geleceği garanti altına alınacak  buda Hasan Hoca'nın Evde kalan tek oğlu Ali evden ayrılacak böylece bu yetimin hayatı'da garanti altına alınacaktı. nifakcıların aklı bu yöndeydi. Nitekim başarılıda oldular.Hasan Hoca Ali'yi ayırdı evden ayırdı aradan cok zaman geçmeden Ali geri döndü ve nifakçıların oyunu bozulmuştu fakat nifakçıların başka planları da vardı. Madem Ali geri geldi bizim çocuğumuza yer kalmadı diyerekten daha içinde ki yangın sönmeden Medine gelini çocuğuyla birlikte ana evine götürürler. Eve Geldiğinde Gelini ve Çocuğu evde göremeyen Hasan Hoca'nın Ali Fadımacaya sorar ses yok anası Ağlayarak ''gittiler der oğul gittiler gittikleri yer bellidir''  der. Hasan Hoca'nın Ali bir kadın yollatarak çocuğu geri getirmelerini ister ve çocuk Baba ocağına döner.Kim bakacak bu çocuğa derler Fadımaca ben bakarım der zaten çocuk Anasından koparılmış bir sabi başkada bakan olmazdı nitekim çocuk Hasan Hoca'nın Evinde yaşamını sürdürmekteydi.

Bu arada karşı taraf genç Medine geline ikinci bir evlilik yaptırabilme telaşındadır, nitekim bir talihlisi çıkar bu kişi evli ve çocuklarıda vardır sırf Hasan Hoca tarafına inat olsun diye Medine geline gönül rızasını sormazlar ve bu adama verirler.Çocuğun geri gelmesi Gelinin evlenmesi aradaki kargaşayı durdurmaz ve nifakçılar işlerine hız kesmeden devam ederler düşünceleri şu yöndedir Hasan Hoca nesi varsa çocuğa vermeli oysa ki Hasan Hoca'nın varlık diye birşeyi yoktu, evdeki oğlu Ali orada burada amelilikten kazandığı para ile evin geçimini anca sağlıyordu. Bu derece yoksul bir insandan istekleri gayet yersiz ve gereksizdi gayelerinin ise Çocuğu düşünmek değil nifakçılık olduğu belliydi. Ne yaparsa yapsınlar Çocuk Dede'si ve Nene'sinin himayesinde olmalıydı nitekimde böyle oldu. Hasan Hoca'nın Ali 1970 senesinde Almanyay işçi olarak gitmiş bunun neticesinde maddi yönden refahlık gelmiş Öksüz Veli'de Dedesi ve Nenesinin yanında rahatlık içerisinde büyümüştür.

Şimdi Konya'da Yaşayan Veli Koçyiğit İsimli Öksüz Veli'nin 2 oğlu ve bir kızı bulunmaktadır.

Hasan Hoca'nın Ali'de hakkın rahmetine kavuştu Allah rahmet eylesin Kalanlara uzun ömür versin

Değerli yeğenim Hasan bu yazdıklarım özet  daha yazılacak sayfalarca anılar var

Joomla templates by a4joomla