Babamın öldüğü gün bitti hayatın tadı,kalmadı çehremde bir tebessüm.Kalbim oyuldu sanki Yarabbi meğer ne acıymış Ölüm.

Göğebakan ve Çolak ailesi'nin her yıl geleneksel oalrak düznledikleri piknik şöleni   07 Haz. 2008 'de planlanıyordu. Piknikten bir gün önce Ali Göğebakanın (rahmetli) ağzından dökülen şu cümleleri unutamıyorum '' Piknik günü kendi ellerimle pişireceğim mangaları'' ama sadece düşüncelerde kaldı nasip olmadı.

http://www.gogebakan.de/images/spsimpleportfolio/aligogebakan.jpg

06.06.2008 Tarihinde kardeşlerim Mehmet ve Hamza ve Kayınım Osman piknik için bir çadır gerekli olduğunu düşünmüşler bu düşünceyide bana sölemişlerdi.Çadır almak için yola koyulmadan önce Ben,kardeşlerim ve kayınım Osman bir ihtiyacı gidermek için Babamın evinin önünde durduk. Kayınım Osman arabadan inip sağ tarafına baktığında ''Babam bize bakıyor onuda götürelim mi ?'' dedi. Bende '' yer yok çadırda alacağız nereye oturacak boşver gelmesin dedim''  sonrasında yola koyulduk. MAgza magza gezikten sonra aradığımız çadırı Almanya'nın Beckum şehrinde bir mağzada bulabildik.Geri döndüğümüzde Babamın hüzünlü bir şekilde bahçede dolaştığını gördük,sanki kendininde bilmediği bir sıkıntısı varmış gibiydi.Sonra yanına doğru yürüdüm ve aramızda şöyle bir konuşma geçti:

Baba çadırı aldım

500 euro'ya

Siz manyak mısınız ? Çadıra o kadar para verilir mi ?

Baba çadır kaliteli ve baya büyük herzaman lazım olur boşver.

İyi hadi o zaman şu bahçeye bir kurunda görelim çadırı.

Yok be Baba şimdi kurulur mu çadır ? Nasıl osla yarın görürsün, ne gerek var şimdi ?

cevap vermedi)oradan ayrıldım.

06.06.2008 Perşembe sabahı saat 3.45 sularında uyurken telefonum çaldı.Endişe içinde telefonumu açtığımda kardeşim Arzu Ağlamaklı ve korkulu bir ses tonuyla '' Abi babama birşeyler oldu çabul gel '' dedi. Bende yüzümü yıkamamla evden cıkmam bir oldu.Arabayla babamın evine vardığımda herkez feryat figan içerisinde ağlamaktaydı. Kapıdan içeri girer girmez babam oturma odasında sırt üstü yatmaktaydı sanki uyur gibi tebessüm içerisinde, kendime gelir gelmez hemen müdahele etmek istedim fakat Kayınım  Osman Malesef kaybettik abi dedi. Sanki dünya başıma yıkıldı bir umut ışığı bekliyor insan ne kadar emin olsa ölümden Ambulansa haber edip etmedilerini sordum. ''Hayır'' dediler siz manyak mısınız neden haber etmiyorsunuz dedim kendim birşeyler yapmak istedim o ara doktor geldi Ölümün yüksek tansiyona bağlı kalp krizi olduğunu söyledi.

Herkez feryat figan içerisinde ağlaşırken krimiral polis'de olay yerine geldi bu arada haberi alan akrabalar da yavaş yavaş toplanmaya başlmamışlardı.

Olay günü Babamın yanına Annem Döne Göğebakan bulunuyordu. Onun Anlatmasıyla:

''  Baban sabah namazına kalkabilmek için saatini 3.30'' 'a ayarlamıştı. Bende saat 3.15'' 'te uyandım ve banyoya gittim,banyonun kapısına yüklendim '' Hacı acsana '' diye seslendim.Ondan cevap alamayınca endişeye kapıldım ama herzaman kapıyı kitleyip lavobodayken konuşmamasından dolayı yatağıma geri döndüm fakat içim içime sığmıyordu tekrar banyonun kapısına koştum kapıyı tıkladım seslendim ama birtürlü cevap alamadım,ardından kapı deliğinden içeriyi gözledim lavobonun önende iki büklüm kıvrılmış şekilde gördüm. Hemen Oğlum Mehmetin kapısına koştum kapıyı hızla çaldım ve Gelin Şiirine haber verdim. Ancak banyonun kapsını kırarak içeri girebildik Oğlum Mehmet Oturma odasına taşımak istedi ama beceremedi yukarıdan Damat Osmana haber verdik ancak o şekilde taşıyabildik birşeyler yapmak istedim tekrar bakabilmesi bir ses bir soluk  duyabilmek için çok şey yapmak istesedim. Fakat herşey bitmişti. Kalp krizi geçirerek hayata gözlerini birdaha açamamak üzere kapamıştı.

Allah mekanını cennet eylesin: Allah rahmet eylesin.Amin...

Hasan Gögebakan 2008

Joomla templates by a4joomla